Sonucu Daralt
Yayıncı Kategori
(x)Edebiyat Dizisi
Yayıncı
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 12 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Umre için kutsal topraklara giderken günlük tutmaya karar vermiştim. Düzenli olarak tuttuğum günlüğü İstanbul'a dönünce temize çektim. Birtakım düzeltmeler ve ilaveler yaptım. Her günün ardına da Hz. Peygamber için söylenmiş bir şiir ilave ettim. Daha sonra ortaya böyle bir kitapçık çıktı. Bu kitapçık bir kutsal topraklar rehberi değil. Sadece, umre için Mekke ve Medine'ye gidecek olanlara bir fikir vermek, plan ve programlarında yardımcı olmak amacıyla hazırlandı. Faydalı olması için mutlaka bir siyer kita
70 TL.
Mübâreze, Orta Çağ'da çok sayıda millet tarafından bilinen ve uygulanan bir savaş taktiğidir. Bulabildiğimiz örneklerden hareketle bu savaş şeklinin Araplar, Filistinliler, Yahudiler, Yunanlılar, Hintliler, Persler, Gürcüler, Çinliler, Gurlular, Bizanslılar, Kürtler ve Türkler arasında yaygın olduğunu söyleyebiliriz. Yine teke tek savaş, teke tek çarpışma, teke tek vuruşma veya mübâreze terimleri çok aşina olduğumuz kavramlar arasındadır. Bununla birlikte bu savaş şekli mitler ve destanlar göz ardı edildiği
180 TL.
Genç hikayecilerimizden Cantürk Coşkun'un ilk kitabı.
45 TL.
Eve geldim. Karanlıktayım. Hüzün kokuyor odalar, salon, mutfak ve diğerleri. Ortasında büyük oğlanın resminin bulunduğu içi fosforlu duvar saati gözlerimi alıyor. İçim burkuluyor. Artık ağlayabilirim. Çünkü yalnızım. Çok geçmeden hıçkırıklarla kesiliyor boğuk nefesim. Bilgisayarı açmak ile açmamak arasında gidip geliyorum.
50 TL.
Sigarayı henüz bırakmışlığımın dürtüsüyle somaki, ampir küllüğü masadan alıp çaldım duvara. Nevin gitmiş diyorlar, öyle diyorlar; bana nispet, bana inat söylüyorlar. Bilirler nasıl sevdiğimi. İler tutar nedeni yok iken, ille de damarıma basıp adamakıllı fokurdattıktan sonra zıvanadan çıkartacaklar beni. Gitmez Nevin, gidemez bensiz. Hercâî ne düşlerimiz, yerli yersiz ne gülüşlerimiz var daha sırada. Vaktiyle ant içiştiydik bir sahil kenarında, hem de zırıl zırıl ağlayan gökle o taş yapılı, abaküs cami, tan
9.26 TL.
Tükendi
Sivastan dün çıktık yola. Konforsuz arabada yirmi kişiyiz. Geceyi konaklamadan geçirdik. Akdağmadeninde bir su molası verdik yalnızca. MKE Fabrikalarının önünden geçerken anlatıyorum başımdan geçenleri. Hırçın karayel, tepemizdeki naylon çatıyı felaket tırmalıyor. Esmiyor mübarek; sanki inliyor, uğulduyor. Ankara 35 kilometre yazılı levhayı yeni geçiyoruz. İnsanca öğrenmedim ben, varsa yoksa Allah vergisi...
45 TL.
Üç gündür aralıklarla yağan yağmur İstanbul semalarından ayrılmaya niyeti olmadığını o gün yine gösterip, hâlâ ince ince yağarken, Nisan ayının gelmesiyle yağmurla buluşan topraktan çıkan o güzel koku, tüm şehri etkisi altına almıştı. Bu hoş kokuya rağmen şehir karmaşa içinde yeni güne başladığında, kalabalıkların koşuşturması olanca hızıyla devam ediyordu. Az önce başlayan poyrazdan savrulan şemsiyelerini zorlukla toplayan insanlar, erken kalkmanın mahmurluğuyla bulabildikleri araçlara biniyorlardı. Şiddet
100 TL.
Çağdaş firavun takıntısı gökdelenleri geçerken boş ânına yakalanıp kaba bir küfür savurdu havaya. Kızardı kulakları ilkin. Yalnız değildi. İşlediği ağır suça rağmen özrü kabahatinden büyük öğrenci gibi başını öne eğip yumdu gözlerini. Elindeki hacimsiz kitabı özensizce çantasına tıkıverip camdan dışarıyı seyretti uzunca bir süre. Çoğu üniversite öğrencisi otobüsün in-bin konukları, hiçbir şey olmamış gibi kendi aralarında konuşmaya devam ediyordu. Genç bir kızın uluorta ünlenen tiz sesini tekrarladı içinden
200 TL.
1915 yılında, Moskova Üniversitesinde bir grup genç öğrenci Moskova Dilbilim Çevresini kurdu. İlk toplantı, üyelerden Roman Yakobson´un ailesinin evinde gerçekleşti. 1916 yılında da, Sen Peterburg´da bir grup genç filolog, Şiirsel Dili İnceleme Topluluğu (Obşestva İzuçeniya Poetiçeskova yazıka)nu, yani "Opoyaz"ı kurdular. Opoyaz´da, Moskova Dilbilim Çevresinden yalnızca Roman Yakobson vardı. Ünlü Rus filoloğu Potebnia, şiire bir dilbilimsel fenomen olarak bakıyordu, o halde yapılacak en mantıklı iş, bu yold
50 TL.
Haziran 1909 Atlı tramvay Galata´ya yaklaşırken yavaşlamağa başladı. Kemal Bey yelek cebinden, Mekte-i Hukuk´u dereceyle bitirdiğinden ödül olarak verilen Serkisof´u çıkardı. Buluşmaya daha iki saate yakın zaman vardı. Ên iyisi Salih´in yanında biraz oyalanmak... Yeni yazıhâne buralarada bir yerlerde olacak. Oldum olası bu hanları da birbirine karıştırırım. Hah... İşte... Muhallebicinin bir üstüdeki.´
100 TL.
Terk edeceğim buraları. Yüzkırk yıldır hiçbir yerde yurt tutamamış muhacir yüreğimin çırpıntısını kısa bir süre de olsa dindiren Mavi Kasabamı terk edeceğim. Atalarımın yaptığı gibi keçe yamçıma sarılıp göz yaşlarımı içime akıtarak topuklayacağım atımı ve başka yerlere, başka diyarlara, burası kadar güzel olmayan başka kasabalara taşıyacağım yürek acımı. Bir dost mektubunda bana yapılan sitemde olduğu gibi, ´Varlığı ruhuna yük olan sevgili öbür yanım, Mavi Kasaba senin olsun!´
9.26 TL.
Tükendi
Yalnız bırakma sözünü Tek başına korkmasın
70 TL.
Sıralama : Göster :
Toplam 12 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1