Sonucu Daralt
Yayıncı Kategori
Yayıncı
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 949 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Türk siyasetinin kökenlerini ve evrimini anlamak, sadece mevcut siyasi yapının anlaşılması için değil, aynı zamanda gelecekteki devlet ve toplum anlayışlarını şekillendirmek için de kritik bir öneme sahiptir. Türk siyasetinin köklerini ve değişimini anlamlandırmanın ilk adımı Türk siyaset düşüncesi ve kültürünün çok kapsamlı bir tetkike tabi tutulmasıdır. Tetkik edilecek süreç, Türkiye Cumhuriyeti’nin öncesine, Osmanlı dönemine kadar gitmektedir. Cumhuriyet rejimi ile yeni temeller üzerinde yeni bir devlet
500 TL.
Tanzimat dönemi ile sembolleşen Osmanlı Devleti’nin değişim, dönüşüm ve yeniden yapılanma sürecinden etkilenen toplumsal gruplar arasında aşiretler de ön planda yer almaktaydılar. Aşiretler, yerleşik, yarı yerleşik ve göçebe olmalarının yanı sıra bulundukları bölge, nüfus, etnik yapı, dinî ve mezhebî anlayış bakımından oldukça kapsamlı çeşitliliğe sahip idiler. Bir kazaya tâbi olanlar farklı özelliklere sahip oldukları gibi dağın bir tarafındakiler ile öteki tarafındakiler aynı değildi. Devlet ile işbirliği
650 TL.
Resmî-gayri resmi eğitim-öğretim kurumlarının yanında halkın ve gönüllü öğrenci ve öğreticilerin ihtiyaç duyduğu mütevazı sözlükler olan mecmua-i lügatler, sözlükten çok birer kelime koleksiyonu olarak değerlendirilebilirler. Döneminde belli ölçüde bir ihtiyacı karşılayan bu sözlükler, hazırlandığı dönemden çok günümüz için içerdiği orijinal özellikler ve yeni tespitler bakımından önem arz etmektedir.
300 TL.
“Bir ekim ayı daha geride kaldı. Askere gideceğim güne daha var. Hem de epey var. Başparmağımdaki yara izini de almama epey var. O Allah’ın cezası maket bıçağının ucunu yeni değiştirdiğim gün oldu. Şimdi yazarken baktım yerinde duruyor. Ne tatlı bir hatıradır bu. Annem “Veresiye soğuğu bekleme, kalk yat” dedi. Saatler 12’yi geçiyor.”
100 TL.
Çok boyutlu Türk dış politikasının Soğuk Savaş sonrası dönemde gerçekleştirdiği önemli başarılarından biri de Afrika’nın Türk dış politikasının ayrılmaz bir parçası haline gelmesidir. Gerçekten, Türk diplomasisi Afrika’yı yeni bir ilgi ve etkinlik alanı haline getirerek uluslararası camianın dikkatini çekmeyi başarmıştır. Afrika bugün, yeni güçlerin rekabet içine girdikleri bir kıta halini almıştır. Nitekim, Afrika’nın büyük sömürgeci güçleri olan İngiltere, Fransa, Portekiz ve Belçika, bugün, başta Çin olm
100 TL.
Osmanlı Devleti’nde, sivil halka yönelik sağlık hizmetlerindeki modernleşmenin ilk girişimleri Tanzimat Dönemi’ndedir. “Garipler, kimsesizler” anlamına gelen “gurebâ” teriminde karşılığını bulan Gurebâ Hastaneleri de bu dönemde, Osmanlı’nın ilk modern hastaneleri olan askeri hastanelerden sonra tesis ve inşa edilmeye başlanmıştır. Son dönem Osmanlı mimarlık repertuarına dahil edilen gurebâ hastanelerinin ilk örneği İstanbul’daki Vakıf Gurebâ Hastanesi’dir. Bunu İzmir’deki hastane takip etmiş; sonrasında, öz
600 TL.
Bu kitap, Asya’nın stratejik bölgesi Keşmir’in tasavvuf kültürünü derinlemesine inceleyen bir yüksek lisans çalışmasıdır. Prof. Dr. Reşat Öngören’in danışmanlığında hazırlanan bu eser, Türkçede Keşmir tasavvufu üzerine yazılmış ilk kapsamlı çalışmadır. Kitap, 14. yüzyılda Keşmir’e giren tasavvufun, bölgenin kimliğini nasıl şekillendirdiğini ve yerel inançlarla birleşerek özgün bir sufi geleneğe dönüşen Rişi Tarikatı’nın hikayesini anlatmaktadır. Rişi Tarikatı’nın kurucusu Şeyh Nureddin Rişi, 1377’de doğmuş
100 TL.
Nesturilik erken hristiyanlığın günümüze kadar gelen en önemli mezheplerinden biridir. Yaklaşık dördüncü yüzyılda ortaya çıkmış görünse bile MS. I. Yüzyıla kadar uzanan bir serüveni vardır. Meydana geldiği coğrafya hiç olmazsa erken dönemde Anadolu’da Antakya şehri ve civarıdır. Fakat kısa zamanda Urfa, Nusaybin üzerinden İran’a, oradan iç asya’ya ve Hindistan’a kadar uzanmıştır. Asya’da Türklerin ve Çinlilerin arasında yüzyıllar boyunca yaşamıştır. Teolojisi büyük oranda İslam anlayışına yaķın bir meryem
70 TL.
Bu kitapta Kastamonu özelinde, II. Abdülhamid’in otuz üç yıllık saltanatı süresince (1876-1909) Osmanlı taşrasında yaşayan bir devlet görevlisinin yahut sıradan bir vatandaşın; yönetiliş biçimi, sahip olduğu ulaşım ve iletişim imkanları, geçim kaynakları, yeme-içme alışkanlıkları, sağlık hizmetlerine erişimi, salgın hastalıklar ve doğal afetlerde yaşadıkları, eğitim-öğretim imkanları, dini ve tasavvufi hayatı, sosyal ve kültürel aktiviteleri gibi insanı ilgilendiren çok çeşitli konular üzerinde tafsilatlı b
800 TL.
İstanbul, antik çağın çok eski yıllarından beri yerleşim yeri olmanın, Bizans’a ve Osmanlı Devleti’ne uzun yıllar başkentlik yapmanın ayrıcalığına sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti’nin de en kalabalık kenti, sanayi, ticaret, finans ve kültür merkezidir. Arkeolojik, doğal ve kültürel zenginlikleriyle tanınan İstanbul, 2010 yılının üç Avrupa kültür başkentinden biri olarak kabul edilmiş ve bu bağlamda, anılan yılda, kentte bir çok bilimsel, sanatsal ve kültürel etkinlik düzenlenmiştir. İstanbul, yalnızca arkeo
500 TL.
Nasreddin Hoca’dan Cuha’ya Fıkra Kahramanları ve Fıkraları’nda, Türklerin dünyaca tanınmış fıkra kahramanı Nasreddin Hoca’dan, Arapların fıkra kahramanı Cuha’ya kadar on yedi fıkra kahramanının yaşamları ve kişilikleri hakkında bilgilerle, fıkralarından seçilmiş örnekler yer almaktadır. Fıkra kahramanlarının bazıları günümüzde, Nasreddin Hoca gibi dünyaca tanınmış olmasa da temsil ettikleri ulus ya da toplulukların fıkra kültürlerini yansıtmaları bağlamında önemlidir. Bu kitapta anlatılan ve fıkralarından ö
180 TL.
En Eski İstanbul Masalları, derlenme tarihleri bağlamında daha ziyade ilk tesbit edilen masal metinlerini içermektedir. Ignaz Kúnos’un başlattığı bu derlemelerden önce de bazı kaynaklarda İstanbul’la ilgili masal metinleri vardı ki bu kitapta onlardan da birkaç örnek verilmiştir. İstanbul, sadece Bizans ve Osmanlı gibi iki büyük imparatorluğa başkentlik yapmasıyla ve tarihi, ekonomik zenginliğiyle değil, kültürüyle de öne çıkan bir dünya kentidir. Onun halk kültürü varlıkları içerisinde masallar önemli bir
400 TL.
Milli ruh, dilde, kelimelerde, cümlelerde, yazılan metinlerde ve söylenen sözde vücut bulur. Evet, bütün bir söz varlığımız, bizi millet yapan mayamızı, karakterimizi ve şahsiyetimizi inşa eder. Mamafih insana maya, kulağından yahut gözünden, sözle ve kelimeyle çalınır. Bu mayayı bize çalan, Türkçemizi hakikat dili hâline tebdil eden Pîr-i Türkistan’dan başlayarak “dil mülkümüzde bereketli bir mana arkının açıldığına tanık oluyoruz. Bu arkın “serçeşmesi” bir mana eridir. O, Arslan Baba’dan ve Yûsuf-ı Hemedâ
180 TL.
1828-1829 Osmanlı-Rus Harbi, sebep ve sonuçları bakımından yakın dönem Osmanlı tarihinin önemli kırılma noktalarından birini teşkil eder. 1828-1829 Osmanlı-Rus Harbi’ne hazırlıksız yakalanan Bâbıâlî, sefer organizasyonunu mümkün mertebe eksiksiz uygulamaya çalıştıysa da istenilen ölçüde gerçekleştiremedi. Kara ve deniz kuvvetlerindeki eksikliği gidermek için yapılan gaza ve cihad çağrıları sonucunda silah altına alınan sivillerin yeterli talim göremeden cepheye gönderilmesi mağlubiyete sebebiyet vermiştir.
500 TL.
Terk edilmişliğin, çaresizliğin, belirsizliğin, ümitsizliğin, cevapsız kalan arzuların, karanlığın, korkunun, gizemin, tutuklu kalışın, işkencenin ifadesi olarak güçlü bir motif olan kuyu motifi tüm çağrışımlarıyla modern Türk şiirinde, âşık edebiyatında, masallarda, Yusuf’un çilesini anlatan mesnevilerde, atasözü ve deyimlerimizde yer alır.Susuzun aradığı suyun menbaı olması dolayısıyla Evliya Çelebi seyahatlerinde rastladığı kuyuları tasvir etmiş, seyyahlar hac yolundaki kuyuları kaydetmiştir.Bu kitap kuy
500 TL.
Erken tarihlerde Anadolu vahşi hayvanlarla doludur. Parslar ehlileştirilip ava çıkarılmıştı. Türk devletlerinde fil sırtında ava çıkıldığı gibi, savaş filleri ve vahşi filler avlanıyordu. Tanrı Dağları’ndan Anadolu’ya kaya resimlerinde av sahneleri resmedilmiştir. Altay, Tofa, fior, Kazak, Kırgız Türkçeleri avla ilgili zengin bir söz varlığına sahiptir. Güçlü hükümdar kurt gibi hayvanlara benzetilmiştir. Klasik edebiyatımızın şairleri âşık ve sevgili ilişkisinden söz ederken sultanı avcı, sevgiliyi de zalim
500 TL.
Türkiye Selçuklu Devleti Sultanı II. Kılıç Arslan, Türk tarihinin en önemli simalarından biridir. 1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu coğrafyasında Türklerin varlığı Sultan II. Kılıç Arslan döneminde Myriokefalon Savaşı ile kesinlik kazanacaktır. Bizans İmparatorluğu’nun, Türkleri Anadolu’dan atma arayışları beraberinde Haçlı Seferleri’nin başlamasına neden olmuş ancak bu fikir 1176 Myriokefalon zaferi ile hezimete uğrayacaktır. Anadolu’da kesin olarak Türk hâkimiyetini kurması bakımından dahi son derec
500 TL.
Bizans İmparatorluğu, kavranması çok da kolay olmayan pek çok dönüşüm ve değişim geçirmiştir. Hatta bizzat “Bizans” tanımlamasının da bir dönüşümü vurgulamak için sunî bir biçimde oluşturulduğunu unutmamalıyız. Batılı Bizantologlar, Roma İmparatorluğu’nun Hıristiyanlıkla birlikte çok kesin bir değişim geçirmiş kısmına veya dönemine “Bizans” demeyi tercih etmişlerdi. Yani en yalın ifadesiyle Bizans bir devletin değil aksine Roma İmparatorluğu’nun bir döneminin adıydı. Buradaki esas meselenin bir devlet olara
170 TL.
Bu çalışma ile Filistin'e Yahudi göçünün ve Filistin arazilerinin el değiştirmesinin ne şekilde gerçekleştiği, bütün bu olaylara karşı Osmanlı idaresinin tavrının ne olduğu, Kudüs mutasarrıfları ve Beyrut valilerinden, en alt kademedeki memurlara kadar mahalli idareciler ile Filistin'e yerleşmeye çalışan Siyonistler arasında ne gibi yolsuzlukların cereyan ettiği ve bölgeden yükselen şikâyetler ile ellerinden arazileri alınan arazi sahiplerinin bu şikâyetlerine karşı hangi işlemlerin yapıldığı gibi konular O
300 TL.
Sıralama : Göster :
Toplam 949 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1